Melih Gökçek, 'Kısmi af gibi bir şey olabilir" dedi. Hüsrana uğrayan FETÖ’nün DEAŞ ve PKK’yı kullanarak aynı anda 40-50 yerde karışıklık çıkartma planına dikkat çeken Gökçek, Silahlı Kuvvetler'de gizlenen FETÖ'cü hainlerle yeni bir
Başkan Gökçek, FETÖ’cüler tarafından okul sınavları feshedilen bin 803 polisin ve yine aynı örgüt tarafından daha önce çeşitli kumpaslarla görevden alınan polislerin akıbetiyle ilgili soruya ise şu karşılığı verdi:
“Bin 803 polisin durumuyla ilgili geri dönülüp dönülmemesi konusunda hükümetin nasıl bir tavır koyacağını bilemem. Bana sorarsanız, onlara yeni bir imkan tanınıp, yollarını açmak lazım. Ayrıca çeşitli kumpaslarla atılan polisleri kesinlikle döndürmek lazım. Onlar döneceği zaman FETÖ’cülere karşı çok daha uyanık olacakları için bu ülkeye çok daha iyi hizmet ederler, kesinlikle dönmeleri lazım.”
"Araçlarımız tanksavar vazifesi yaptı”
Gökçek, 15 Temmuz gecesi başlayan darbe girişiminin gece yarısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyonlardan yaptığı sokağa çıkma çağrısının vatandaşların canları pahasına başlattıkları mücadeleyi zirveye çıkardığını söyledi. Kendisinin de o gece 6 arkadaşıyla birlikte Öveçler’de bir gecekonduya gittiğini, oradan televizyonlara bağlandığını, tweetler attığını anlatan Gökçek, o sırada Twitter'ın kapatıldığını, kendisinin hemen müdahale edip açtırdığını, saat 23.07 itibariyle de arka arkaya 6 tweet atıp, televizyonlardan da vatandaşları sokağa çıkmaya çağırdığını söyledi. Başkan Gökçek, diğer taraftan da Vali Mehmet Kılıçlar ve polisle irtibatlarının olduğunu, genel sekreterini ve diğer bürokratlarını seferber ettiğini kaydederek, onların da dozerleri, kepçeleri, tankerleri, kamyonları, otobüsleriyle gelen tankların önlerini kestiklerini söyledi. Gökçek, "Bu araçlarımız tam bir tanksavar olarak görev yaptı. Belediye personelim beni mahcup etmedi, içlerinden şehit olanlar oldu" diye konuştu.
Sabah ezanı okunurken çevrede büyük bir patlama olduğunu ve tankların Konya Yolu’nda yakınlarından ilerlediğini ifade eden Gökçek, bu kez Öveçler’deki gecekondudan çıkıp Keçiören’de konuşlanarak mücadeleyi oradan idare ettiğini bildirdi. Gökçek, "Ben televizyonlarda bu işin sabah kalmayacağını söylemiştim, söylediğim gibi oldu" dedi.
“Cumhurbaşkanımıza, 'Ankara’ya gelmeyin' dedim"
O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'la iki kez görüştüğünü belirten Başkan Gökçek, şöyle devam etti:
“Ben öncelikle uçağının hava saldırısıyla düşürülebileceğinden endişe ediyordum. Amerikalılar, Cumhurbaşkanı Marmaris’ten İstanbul’a gelirken uçağını adım adım izlediler. İzlemesi bir yana, uçağın sürekli konumunu açıklayarak, adeta FETÖ'cülere uçağı düşürmesi yönünde adeta yol gösterdiler. Ben Cumhurbaşkanımıza Ankara’ya gelmeyin dedim. O gece tehlikeliydi, Allah'a hamdolsun gelmedi.”
Başta vatandaşlar olmak üzere Vali, Emniyet ve Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonuyla yürütülen mücadele sonucu Başkent’in düşmediğine dikkat çeken Başkan Gökçek, “Ankara düşseydi çok kötü olurdu. Resmen iç savaş çıkardı, başka başka cepheler çıkardı” ifadelerini kullandı.
"Jetler, doğalgaz regülatörünü bombaladı"
Ankara Emniyet Müdürlüğü, Konya Yolu, Hipodrom ve Ankamall’ı da içine alan bir haritada doğalgaz regülatörünün bulunduğu bir noktayı işaret eden Başkan Gökçek, “Bombayı doğalgaz regülatörünün hemen dibine attılar. Vicdan yok, eğer bomba doğalgaz regülatörüne isabet etmiş olsaydı civardaki yerler, yani Ankara’nın belli bir kısmı havaya uçmuştu" şeklinde konuştu.
Vahşilik ve hainlikte sınır tanımayan FETÖ çetesinin TBMM’yi de darbeye karşı birlik ve beraberlik mesajı vermek için toplandığı sırada savaş uçaklarıyla 3 kez vurduğunu hatırlatan Başkan Gökçek, bombalama sırasında oluşan tedirginlik ortamında öne atılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yiğit bir Osmanlı torunu olduğunu kanıtladığını söyledi. Bozdağ’ın Meclis bombalanırken, “Bomba atsanız da buradayız, millete hesap vermenizi sağlayacağız” şeklindeki sözleri televizyon ekranına gelmişti.
Kahraman Binbaşı Barış Dedebağ da unutulmadı
Başkan Gökçek, programda gerçek Türk askerlerinin darbe girişimi süresince yaptıkları kahramanlıkları da hatırlattı. Bu konuda örnek bir davranış göstererek kışlada darbeci askerlere tarihi bir ders veren ve onları teslim alan Binbaşı Barış Dedebağ’ın görüntüleri de televizyon ekranına yansıtıldı.
"Başbakanları Akşener'di"
Darbecilerin başbakanının Meral Akşener olduğunun açık olduğunu söyleyen Gökçek, ekrana defalarca gelen “Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini yaşama geçirme sözü, “Ben başbakan olacağım” ve “15’inden sonra her şey değişecek” cümleleriyle darbecilerin 15 Temmuz gecesi TRT spikerine silah zoruyla okuttukları bildirideki “Yurtta Sulh Konseyi” imzasının nasıl birbiriyle örtüştüğünü ifade etti. 1998 yılında gözaltına alındığı bir olaya gönderme yaparak, o gün “Gözlerimin içine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız” dediğini hatırlatan Başkan Gökçek, şimdi de aynı sözü kullanarak, gözlerine bakılarak darbecilerin cumhurbaşkanının kim olduğunun herkes tarafından anlaşılacağını vurguladı.
"Yeni darbe girişimine dikkat"
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, darbe girişiminde hüsrana uğrayan FETÖ’nün DEAŞ ve PKK’yı kullanarak Türkiye’de aynı anda 40-50 yerde karışıklık çıkartma planına dikkat çekti. Bu örgütlerin emniyet güçlerinin bu bölgelerde teröristlerle savaşmasını fırsat bilecek, Silahlı Kuvvetler'de kalan bir grup FETÖ'cü hainle yeni bir girişimde bulunabileceklerini ifade eden Başkan Gökçek, ancak vatandaşların da kazandığı deneyimle topyekun kışla kapılarına dayanarak, hainlerin hareket kabiliyetlerini önleyeceklerini belirtti.
Başkan Gökçek’ten ABD ve Avrupa’ya çağrı
Başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin yetkililerinin darbe öncesi, darbe sırasında ve geleceğe yönelik mesajlarında darbe yanında yer aldıklarını gösteren açıklamaları ve yayın organlarındaki makalelerinden örnekler veren Başkan Gökçek, söz konusu ülke yöneticilerine şöyle seslendi:
“Benim naçizane tavsiyem, başta ABD olmak üzere Almanya’sına, İngiltere’sine Fransa’sına; arkadaş, bizim içimizi karıştırmaya çalışmayın, bizimle dost olun. Bizi düşman edinmenizde bir fayda olmaz, elbette bize de fayda olmaz. Her ülke kendi menfaatlerini korumak zorunda. Her ülke kendi kaderini kendisi çizmek zorunda. Bırakın doğrusunu, eğrisini biz kendimize göre seçelim ve buna göre yürüyelim. Bu FETÖ’yü bize verin. Vermezseniz bizim özellikle ABD’ye sempatiyle bakmamız mümkün değil. Verirseniz, işlerin birden değiştiğini, daha mükemmel bir hale geldiğini görürsünüz.”