İLAÇ'A 13,8 MİLYAR TL ÖDEDİK !

ADANA HABER Haber Girişi : 16 Nisan 2013 13:07
İLAÇ'A 13,8 MİLYAR TL ÖDEDİK !
Türkiye, yabancı ilaç firmalarına her yıl servet ödüyor. Devlet, 2012 yılında ilaç için toplam 13.8 milyar lira ödeme yaptı.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de son yıllarda şifalı bitkileri ve bu bitkilerden elde edilen formüllere büyük ilgi var. Türkiye'de bu konuda öne çıkan isimlerden biri de Dr. Mustafa Eraslan.
Ancak son zamanlarda fitoterapi yani şifalı bitkilerle tedaviye destek çalışmaları tüm dünyada büyük bir hız kazandı. Hastalıklara karşı bitkisel ürün kullanımı Japonya, ABD ve Almanya gibi bir çok ülkede yüzde 50’nin üzerine çıkmış durumda. Türkiye'de de fitoterapi üzerine son yıllarda yoğun bir çalışma var. Özellikle kalabalık bir doktor, eczacı ve biyolog grubuyla birlikte yıllardır şifalı bitkiler üzerine çalışmalar yapan Dr. Mustafa Eraslan’ın önerileri, toplumun her kesimi tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.

PROF. KALAYCIOĞLU: "ERASLAN’IN FORMÜLLERİNDEN BÜYÜK FAYDA GÖRDÜK"

Dr. Mustafa Eraslan’ın fitoterapi önerileri ile sağlığına kavuşanlardan biri de Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kalaycıoğlu. Kendisi, eşi ve kayınvalidesinin yaşadıkları sağlık sorunlarından Dr. Mustafa Eraslan’ın fitoterapi tavsiyeleri ile kurtulduklarını anlatan Prof. Kalaycıoğlu, "Ellerimde sorun vardı. Düzeltmem zaman alıyordu. Ağrı da oluyordu. Tam da o günlerde televizyonda Mustafa Eraslan'ı gördüm. Ciddi bir insan olduğunu öğrendim. Onun fitotepı hakkındaki açıklamlarından açıklamlarından istifade ederek bazı fitoterpi yöntemlerini uyguladıım. şu an çok iyiyim. Ellerimde yaşadığım şikayetlerim geçti. Eşimin de dizleri ve ayaklarında sorun vardı, yürürken sıkıntı çekiyordu. O da bazı fitotarpi yöntemlerini denedi. ve bütün sorun ve şikayetleri geçti, yürüyüşü düzeldi. Kayınvalidemin de bir çok sorunu vardı, O da bu sıkıntılarından kurtuldu" diye konuştu.

"DEVLETİN ŞİFALI BİTKİLERE SAHİP ÇIKMASI GEREK"

Prof Kalaycıoğlu, Fitoterapi Bilimi ve şifalı bitkilerin kullanımı üzerine de dikkat çekici açıklamalar yaptı. Prof. Kalaycıoğlu şöyle konuştu: "Fitoterapi Avrupa'da da Amerika'da da kullanılıyor. Fitoterapi demek şifalı bitkilerle tedavi demek. Bitki tedavisiyle ugraşanlara fitoterapist denir. Doğadaki bitkilere baksak çoğunda şifa vardır. Buna Sağlık Bakanlığı'nın da dikkat çekip sahip çıkması gerekir".

PROF. KALAYCIOĞLU: DR. MUSTAFA ERASLAN’A NOBEL ÖDÜLÜ VERİLMELİ

Modern tıpla, şifalı bitkilere dayanan geleneksel tıbbın bir arada kullanılması gerektiğini savunan ve bu konuda ciddi çalışmalar yapan Dr. Mustafa Eraslan’a devletin sahip çıkması gerektiğini belirten Prof. Kalaycıoğlu, "Televizyona bu kadar insan çıkıyor. şifalı bitkiler sayesinde şu şifaları buldum diyorsa devletin onları takip edip onlarla ve Eraslan’la temasa geçmesi lazım. Ben Sağlık Bakanlığı'nın yerinde olsam, Türkiye'deki bütün kalp cerrahlarına bu konuda tavsiyede bulunurum. Ben eminim ki, kalp damar cerrahları Mustafa Eraslan'ın tavsiyelerini dikkate alsalar, bypass ameliyatı yaptıkları hastalar da dahil olmak üzere hastalarını 1 senede sağlıklarına kavuştururlar. Ben açıkça söyleyeyim Mustafa Eraslan'ın yüzünde bir nur var, güven de veriyor insana. Ben elimden gelse Mustafa Bey‘e Nobel Ödülü bile veririm. Çünkü bu kadar insan onun vesilesiyle sağlığına kavuştu" diye konuştu.

HACETTEPE HERBARYUMUNDA 50 BİN ÇEŞİT BİTKİ BULUNUYOR

Prof Kalaycıoğlu ile aynı üniversitede Botanik Anabilim Dalı Başkanlığını yapan Prof. Dr. Sadık Erik de, Biyoloji Fakültesi içersinde bulunan Uluslararası tescilli Herbaryum’da kurutulmuş halde saklanan yaklaşık 50 bin çeşit bitki bulunduğunu söyledi. Türkiye florasında yaklaşık 10.000 çeşit bitki türü yetiştiğini, bu bitki türlerinin yaklaşık 3 bin'inin endemik, yani sadece Türkiye’de yetişen bitkiler olduğunu anlatan Prof. Sadık Erik, çoban çökerten, ginko ve yulaf gibi, tıkalı damarların açılmasına yardımcı olduğu bilimsel araştırmalarla tespit edilen bitkilerden örnekler verdi ve şöyle devam etti: "Şimdi bizde etobotonik çalışmalar yapılıyor. Bu yöntem bitkilerin ilaca giden yolunun ilk basamağı. Mesela bir köye gidip oradakilere, o bölgede yetişen şu bitki nerede kullanılır diye soruyoruz.. O da diyor ki şu rahatsızlıklarda kullanılır. Bu bizim için bir ipucu oluyor. Gittiğimiz her yerde bunu yapıyoruz ve biz bu bilgileri kaydediyoruz. Bu tip çalışmalara etobotonik çalışmalar deniyor. Ondan sonra farmokognozi geliyor. Yani o ipucundan hareketle bitkilerin içindeki etken maddelerin araştırılması, miktarının tayini, fizyolojik etkileri, hayvan deneyleri v.s. Bunlar yapıldıktan sonra 3. aşamada ilaç haline getirilmesi kalıyor. Türkiye'de Avrupa kıtasının tamamı kadar bitki çeşidi var ama biz bu bitkilerden yeteri kadar yararlanmıyoruz. Hep dışarıdan getiriyoruz. Neden biz bitkilerin ekstratını çıkartmıyoruz. Bunun için dışarıya döviz ödüyoruz. Ama bunu değerlendirecek girişimcilere ihtiyacımız var".