ANTALYA BDP 'NİN KIŞANAK'LI GÖVDE GÖSTERİSİ !

ADANA GENELHaber Girişi : 11 Şubat 2013 07:27
ANTALYA BDP 'NİN KIŞANAK'LI GÖVDE GÖSTERİSİ !
BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, partisinin Antalya İl Örgütü’nün cam Piramit’te düzenlediği ‘Dostluk ve Dayanışma Yemeği’ne katıldı.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Gülten Kışanak, “Artık bu topraklar acıya doydu, kana doydu, gözyaşına doydu. Artık biz gülmek istiyoruz. Artık dostluğu kardeşliği, barışı paylaşmak istiyoruz” dedi.
BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, partisinin Antalya İl Örgütü’nün cam Piramit’te düzenlediği ‘Dostluk ve Dayanışma Yemeği’ne katıldı.
Burada konuşan BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, paylaşmanın insani özeliklerin en önemlisi olduğunu belirterek, “Acılarımızı paylaşarak azaltırız. Sevinçlerimizi, dostluklarımızı paylaşarak büyütürüz. Mücadeleyi, yoldaşlığı paylaşarak daha güçlü kılabiliriz. Sizle bizlere destek veriyorsunuz hepinize il örgütüm adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Bu akşam sıcak bir atmosferde dostça bir arada olacaklarını belirten Kışanak, “Merak ettiğiniz, beklediğiniz sorular var. Önemli bir süreçten geçiyoruz. Bu ülkenin en büyük sorunu, birinci sorunu Kürt sorunudur. Her ne kadar Başbakan Kürt sorunu yok dese de, bu sorun hala en önemli sorundur. En birinci sorun olmaya devam ediyor. O nedenle bugün İmralı’da başlatılan Öcalan’la başlatılan görüşmeler Türkiye’nin birinci gündemidir. Açıkçası, kahvede, restoranda, parlamentoda bu süreç konuşulur. Medyanın birinci gündemidir. Her yerde bu konu konuşulur” dedi.

SÜREÇTE AKTİF ROL ALIN
Kışanak şöyle konuştu: “Çünkü bu sorun Türkiye’nin diğer sorunlarına da kaynaklık eden bir sorundur. Bu ülkede demokrasi, özgürlük, inanç, kadınların sorunu var. Bütün bu sorunlar Kürt sorunu gibi önemli bir sorunla bağlantılı sorunlardır. Türkiye bir bütün olarak artık bu sorunu çözmek ve demokratikleşme konusunda güçlü adımlar atmak istiyor. Toplumun büyük kesiminde böylesi bir beklenti ve umut var. Herkeste bu nedenle bu konuya odaklanıyor ve çözmeye çalışıyor. Biz BDP olara sizlerle birlikte bu süreci en güçlü aktif olarak rol almak katkı sunmak ve ilerlemek istiyoruz. Dünyadaki bütün deneyimlerde bunu gösteriyor. Konuşmaya başlamak buna karar vermek önemli bir süreçti. Ancak ondan sonra bu süreci dinamik şekilde yürütmek tüm toplumsam kesimlerin beklentilerini karşılayacak güçlü bir barışla taçlandırmak içinde herkesin sözünü söylemesi, gücünü katması, eylemini yapması, sürecin içinde dinamik olarak var olması gerekir. Yoksa müzakere süreci bir tarafın belirlediği kuralları çözüm diye sunduğu programı hayata geçirdiği süreçler değildir".

“SUSARAK,SUSTURARAK BARIŞ SAĞLANMAZ”
Kürt sorununun barışla doğrudan bağlantılı bir sorun olduğunu belirten Kışanak, "Zaten bizim toplumsal barışımızı bozan çatışmalara neden olan inkarcı asimilasyoncu tekçi bir devlet zihniyetiydi. Bu topluma dayatıldığı için toplumsal barışımızı bozuldu. Bir arada kardeşçe yaşayamaz olduk. O zaman çözümünde kaynağını da buradan bulmak lazım. Gasp edilen hakların verilmesi, tekçi zihniyetten vazgeçilmesi demokratik bir anlayışla herkesin eşit yurttaşlık içinde bir arada yaşadığı bir sisteme, bir toplumsal ortama kavuşmamız gerekiyor. Bu sağladığımız aman çatışmadan, zaten silahlardan, zaten bize büyük acılar yaşatan, savaşta ortadan kalkmış olur. Bu kadar doğrudan bağlantılı. O nedenle biz sizlerden süreçte aktif olarak katılma çağrısı yapıyorum. Sesimizi yükseltelim, sözümüzü söyleyelim. Eylemimizi yapalım, taleplerimizi dillendirelim. Barış ancak böyle gelebilir. Susarak, eylemsiz kalarak beklenti içinde kalarak barışlı temin edemeyiz. Herkes barışı istiyor. Ancak bunu temin etmek için daha örgütlü olmak, daha çok eylem yapmak, daha çok mücadele etmek gerekir. Kim bizi susak istiyorsa kim sizleri susturmak istiyorsa, kim Türkiye’nin demokratik muhalefetini susturmak istiyorsa onlar toplumsal barışın altına dinamit koyarlar. Susarak, beklenti içinde olarak taleplerinden vazgeçerek biz barışı temin edemeyiz. Zaten yüz yıl boyunca susturmak istediler. Kim itiraz ettiyse, kim isyan ettiyse, kim karşı çıktıysa ya dar ağacına, yada ceza evine gönderdiler. Susun sesinizi çıkarmayın kabul edin dediler. İşte çözümsüzlüğün adı budur. Çatışmaya nende olan siyasetin kendisi budur. Biz konuşacağız. Hep beraber kadınlar konuşacak. Gençler konuşacak. Sendikacıda, insan hakları savunucuları, siyasiler konuşacak. Ancak toplumsam barışlı böyle temin edebiliriz. Susarak, susturarak barışı sağlamak mümkün değildir” dedi.
Kışanak konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Hükümeti bu konuda çok daha cesur ve samimi davranmaya davet ediyoruz. Geçen Ağustos sürecinde olduğu gibi ortaya çıkacak çözüm haritasına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Geçen süreçlerde eğer bu cesaret gösterilseydi, beklide bir buçuk yılı kaybetmeyecektik, belki de binlerce canımızı kaybetmeyecektik. Artık bu topraklar acıya doydu, artık kana doydu, artık gözyaşına doydu. Artık biz gülmek istiyoruz. Artık dostluğu kardeşliği barışı paylaşmak istiyoruz. Çözüme arkanızı dönmeyiniz. Önünüze gelecek çözüm önerisine sırtınızı dönemezsiniz. Böyle bir lüksünüz yoktur. Aksi takdirde tüm Türkiye’nin demokratik güçlerini, karşınızı almış olursunuz. Buradan bir kez daha çözüme barışa ve özgürlüğe inancımızı paylaştık”.