ANTALYA 3. KADIN ZİRVESİ

ADANA GENELHaber Girişi : 21 Aralık 2013 19:49
ANTALYA 3. KADIN ZİRVESİ
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Kadın Zirvesi, Antalya Atatürk Kültür Merkezinde (AKM) başladı. Kadın Zirvesinde bu yıl "Medyanın Kadına Yaklaşımı" konusu işleniyor.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 3. Kadın Zirvesi, Antalya Kültür Merkezinde (AKM) başladı. "Medyanın Kadına Yaklaşımı" konusunun işlendiği zirvenin açılışına; CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadın Statüsü Genel Müdür Yardımcısı Meral Demirbaş ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadın Statüsü Genel Müdür Yardımcısı Meral Demirbaş, yaptığı konuşmada dünya ve Türkiye'de kadın alanında çok ciddi çalışmalar yapıldığını belirterek, "Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadınların ekonomik ve kültürel alanda etkin bir biçimde yer almasında çok ciddi çalışmalar yapılıyor yerel ve merkezi yönetimler tarafından. Kurumsal, yasal çalışmalar maalesef farkındalık oluşturmakta medya kadar etkili olmuyor. Bu nedenle bizim yaptığımız bütün çalışmalarımızda bunların halka ulaşması, toplumsal bir dönüşüm sağlanması için, medya bizim en önemli aracımız. Bu nedenle en önemli uluslararası sözleşmelerden olan İstanbul sözleşmesinde medyaya özel yer verildi" dedi.
"Biz medyada kadın alanında spot filmler yapıyoruz" diyen Demirbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Medyada kadının doğru temsil edilmesi bizim kadının rolünü oluşturmamız anlamında çok önemli fakat medyada kadın temsilinde büyük zorluklar yaşıyoruz. Maalesef karar mekanizmalarında biz kadın temsilini istediğimiz gibi göremiyoruz. Uzmanlara baktığımızda kadın sayısının yine çok düşük olduğunu görüyoruz. Türkiye’de okuyan kadın ve akademisyen sayısı, birçok alanda başarılı kadın isimler var. Biz kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda, bu konuda erkeklerin farkındalığının artması noktasında çalışmalar yapıyoruz fakat haberlerin veriliş şekliyle sıkıntılar yaşıyoruz. Görüntülü haberlerde özellikle mağdurun deşifre edilmemesi, şiddetin meşrulaştırılacak kelimelerin kullanılmaması gerekli. Şiddet için gerekçeler, meşrulaştırılan ifadeler kullanılıyor. Bunun üzerinde çalışmamız lazım. Şiddetin normalleşmesini engelleyen, caydırıcılığını ön plana çıkaran haberlerde çok hassas olmamız gerekiyor."

"SON 3 YIL İÇİNDE KADIN HAKLARI İÇİN ÇOK ÇALIŞMA YAPTIK"
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ise konuşmasında, Antalya'nın 'kadın dostu' kentler kapsamına da girdiğini, son 3 yıl içinde kadın hakları ve kadın varlığı hakkında önemli çalışmalar yaptıklarını belirtti. Akaydın, "Bu 3. Kadın Zirvesi. 48. Altın Portakal’da Kadın Sanata Dokundu başlığıyla jüriyi de tamamıyla kadınlardan oluşturmuştuk. Biz kadın hakları konusunda, kadın sığınma evimizi, kadın spor merkezleri, kadın el emeğinin değerlendirilmesi ve kadına ekonomik katkı getirilmesi, kadınlar edebiyatla buluşuyor gibi akla gelebilecek birçok etkinliği yaptık. Bundan gururlu ve mutluyuz. Kadınlarımız da mutlu. Kadın medyada, medya çalışanlarının varlığı açısından var. Bir de magazinsel açıdan kadın medyada nasıl yer alıyor? Diğer medya gruplarında, yazılı basının ön tarafında kadın bedeni ve cinsellik üzerinden magazinsel yaklaşımlar var. Bir kısım basın için bu söylediklerim. Görsel basında ise, kökeni ABD ve CIA’de olan dünyada az gelişmiş toplumları duyarsızlaştırma programları var. Kadın erkek evlendirme programları gibi" ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a eleştirilerde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, şunları kaydetti:
"Sayın Başbakanımız diyor ki, 'Biz insanların yaşamına hiçbir şekilde müdahale etmiyoruz.' Bu doğru mu? Değil. Kadının doğurganlığına kadar müdahale eden bir başbakan. Bir başbakan yardımcısı kanala çıkıyor, karşısındaki hanım sunucunun dekoltesinden rahatsız oluyor ve ertesi gün görevden alınıyor. Bunlar özel yaşam değil mi? İslam dinini kadın yönünden yorumlayan erkek egemen toplumlar suçlu. İslam dini bugün dünyada iki tür yorumlanıyor. Birisi ağır Vahabi kültürü, öbürü de kökü Şamanizm’le Orta Asya'da olan Türk toplumlarının getirdiği İslam yorumu. Burada Atatürk’ün çok büyük rolü var. Eğer İslam’a bu açıdan bakarsanız, yani Vahabi kültür açıdan bakarsanız Arabistan gibi direksiyon kullanmaları yasak bir kültür oluşturursunuz. Atatürk gibi bakarsanız, erkeğiyle yan yana, yerine göre erkeğinin önünde olan bir toplum oluşturursunuz. Böyle bir toplum oluşturmaz, desteklemezseniz hiçbir zaman Müslüman ülkelerin aynı paralele gelmesini sağlayamazsınız."

"NASIL GÜÇLENDİRİLMELİ KONUSUNA BAKILMALI"
TV yönetmeni Hülya Alp ise, toplumda kadının mağduriyetinin yanı sıra kadının nasıl güçlendirilmesi konusuna bakılması gerektiğini söyledi. Alp, "Toplumumuza dönüp bütün politikalarımız itibarıyla sadece kadının mağduriyeti şiddeti giderme anlamında değil, kadınımıza nasıl değer verip, onun nasıl güçlendirip ilerlemesini sağlayacağız konusunda bakmamız lazım. Elimizde böyle bir potansiyel var. Neler yapılabilir konusunu yavaş yavaş açacağız. Bunların başında Anayasamızın 10'uncu maddesi geliyor. 2004 yılında büyük bir dirençle karşılaşıldı. Kotaya gidecek bir tek cümlenin 10’uncu maddeye eklenmesi konusunda. 'Bu bağlamda yapılacak değişiklikler kadın erkek eşitliğini bozmaz' şeklindeki bir sözcük için. Ama 2010 yılındaki referandumdan önce bu cümle eklendi. Erkek politikacıların kadının eşitliği konusunda eşitsiz konumdan daha yukarıya çıkarmak için müthiş bir direnci vardı. Tabii ki yasalarımız var. Onlar yeterli değil ama uluslararası sözleşmeler var. Bunların başında kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi var. Dünya bu sözleşmeyi o kadar önemsemiş durumda ki, BM’nin bildirgesinde en önemsenen bin yıl değerlerinin başında kadının toplumsal eşitliği var" dedi.

"KADIN DOĞDUĞUNDA DA KADINDIR, ÖLDÜĞÜNDE DE"
Kadının doğduğu günden ölümüne kadar hep 'kadın' kaldığını söyleyen Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise, "Kadın ve medya, iki anahtar kelimemiz var. Kadın, doğduğu gün de kadındır. Ölene kadar kadındır. Medya bizim yaşamsal alanımız. Hayatımın en güzel yıllarını medyaya verdim. 35 yılım medyada geçti. Bu 35 yıl içinde çok canım yandı. Mesleğe başladığımda 20’li yaşların başıydı. Bu mesleğe başladığım yılda kadın o kadar azdı ki, bu azlığın içinde yüreğimin o haber heyecanı içinde koridorlarda gezerken hep çarptığım insanlar erkek oldu. Bu erkeklere rağmen çok çalıştım. Sabahlara kadar çalıştım. Savaş meydanlarında çalıştım. Dik durabilmek ve kendimi ispat edebilmek için çalıştım. Kadın, tanrının verdiği bir yaratık. Doğurganlığı, eşlik görevleri var. Bunu erkekler anlamıyor. Yarış atı gibi koşuyorsunuz medyada. Medyada kadın diye kendimizi aldatmayalım. Medyanın ancak 3’te biri kadın ancak bu medyada kadın bakış açısının olmadığını da kabul etmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

TRT’YE ELEŞTİRİ
Kendilerine devletin bütün kademelerinden çok fazla dosya geldiğini dile getiren Pınar Türenç, Türkiye’nin en mutsuz ülkelerden biri olduğunu dile getirdi. Türenç, "Bize öyle dosyalar geliyor ki, Basın Konseyine devletin bütün kademelerinden, inceliyoruz. Basın etiği, basın ahlakıyla ilgili karar veriliyor. Ayrıca basın özgürlüğü için çalışıyor. Bu dosyaların içinde bir tanesi neydi, KADER’in bir başvurusu oldu bize. TRT’de kadını aşağılayan bir program oldu ve TRT bunu yayınladı, kesmedi. Biz bununla ilgili suç duyurusunda bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.