Kılıçdaroğlu, “İş dünyasıyla daha fazla beraber olmak istiyoruz. Onların sorunlarını dinlemek istiyoruz. Demokrasiyi içselleştirdik mi içselleştirmedik mi. Diyalog; STK’ları, iş dünyasını vb. dinlemektir, onları göz ardı etmemektir. Demokrasilerde siyasal partilerin iktidara gelmesi ne kadar olağansa kaybetmesi de o kadar olağandır. Rahmetli İnönü seçimi kaybeder, gazeteciler gelirler; ‘paşam siz yenildiniz’ Benim yenilgim, benim en büyük zaferimdir, çünkü demokrasiye getirdik. Yenilgiyi zafer olarak algılasaydık baskıcılıktan özgürlüğü savunsaydık böyle olmazdı. Demokrasiyle ekonomiyi bir arada düşünmemiz gerek. Özgürlük alanlarınız kısıtlıysa her gün gazetelerde umut ışığı göremiyorsak, istediğiniz kadar kazanın mutlu olamazsınız. Demokrasiyi geliştirmek gerek” dedi.
Baskıcı olmayan bir anayasa istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Eğer Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirirsem başıma bir şey gelir mi? İkinci soru şu; 'telefonda dinleniyor muyum?' Bu kaygıları taşıyorsanız demokrasi yok demektir. Bu kaygıyı ülkenin gündeminden çıkarmamız gerekiyor. Anayasa değişikliği var, gündem. Samimi söylüyorum CHP olarak çağdaş, özgürlükçü, bireysel hak ve özgürlüklerin genişlediği bir anayasaya kavuşmak istiyoruz. Baskıcı olmayan, basının özgürlüğünü koruyan bir anayasa istiyoruz. Çünkü basının üzerinde ambargo koyuyorsanız toplumun özgürlüğünü kısıtlıyorsunuz demektir. O nedenle medya dördüncü güç olarak ortaya çıkmıştır gelişmiş toplumlarda” diye konuştu.
“BİREYİN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNİ GENİŞLETEN BİR ANAYASAYA HAK VERİYORUZ”
‘Anayasa değişikliğine çok ciddi katkı veriyoruz’ diyen Kılıçdaroğlu, “Bireyin hak ve özgürlüklerini genişleten bir anayasaya hak veriyoruz. AK Partinin insan hakları bağlamında bazı temel noktalarda karşı çıktığını söylemek istiyorum. Önce demokrasi kültürüne sahip çıkmalıyız. Yargıyı siyasiler yönetirse iş adamlarının güvenliği kalmaz. Mal varlığınıza el koyulur. Demokrasiyle ilgili güçler ayrılığı ilkesi bu sistemin can damarıdır. Gücün tek kişide toplanmaması gerek. Bir ülkenin başbakanı kalkar TV’lerin önünde canlı yayın yapılırken güçler ayrılığı ilkesini ayak bağı olarak görür ve söylerse, korkunun egemen olduğu toplumda demokrasiyi geliştiremeyiz” şeklinde konuştu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sanatçılar dünyayı şekillendiren insanlardır. Biz eğer sanatçılarımızı ödüllendirmezsek bir kitap yazdı diye hapislerde çürütürsek olmaz. Demokrasi sadece dört yılda bir oy vereceksin değildir. O işin şekil yönüdür. Demokrasinin özü benim vergilerim nereye gidiyor diye sormak demektir. 2013 bütçesi görüşüldü parlamentoda. Bütçe görüşülürken kesin hesap kanunu geliyor. Kamu harcamalarını TBMM adına Sayıştay denetliyor. Bizim tarihimizde ilk kez Sayıştay raporları olmadan kesin hesap kanunu geçti. Bu bütçe gayri meşrudur. Demokraside sorun var. Demokrasi aynı zamanda özgür düşünen bireyleri yetiştirmedir. Bizim eğitim sistemi gerçekten nitelikli eleman yetiştirmeyi öngörüyor mu?. 4+4+4 eğitim sistemi parlamentoya geldi. Eğitim sistemini 4+4 modeline getiren bu düzen kalkınma planlarında var mıydı? Yoktu. Hükümet programında yoktu. 5 AK Partili milletvekilinin teklifiyle verildi. Hiçbiri eğitimci değildi. CHP, ‘4+4 modeli bu ülkeyi geriye götürür’ dedi. Toplumdan yeteri destek alamadık. Biz mücadeleyi bu ülkenin çocukları için verdik. Dünyada ilk 500’e giren üniversite sayımız bir ya da iki. ‘Başkanlık sistemini getiriyoruz’ dendi. Hiçbir üniversite başkanlık sistemi tartışmadan getirilmez dedi mi? Hayır. Bunlar üniversite mi medrese mi? Basın hürdür sansür edilemez anayasada. Medya özgürdür sansür edilemez diye yazdık. Türkiye’de basın özgürdür diyen var mı? Yok. Basının özgürlüğünü kısıtlayan yasalar neler? 12 Eylül cuntasının çıkardığı yasalar. Demokrasi mi istiyorsunuz, sivil toplum mu istiyorsunuz. Gelin darbe hukukunu değiştirelim. Seçim barajından başlayalım, gelin dedik. Ama AK Parti buna yanaşmadı. ‘Hayır biz darbe hukukunu savunun bir iktidarız’ dedi. Açık çek 12 Eylül Askeri yasaları getirin değiştirelim diyoruz ama gelmiyorlar. Parlamentoda plan bütçe komisyonu var. CHP olarak plan bütçe komisyonu kesin hesap komisyonu kuralım diyoruz. Onun başkanı muhalefet partisinden olmalı diyoruz. Bu öneri kabul görmedi. Ekonomi çok iyi yönetiliyor diye bir algı var. Ekonomi çok iyi gidiyorsa niye mali af yasası çıkarıyoruz. Altı kez mali af çıktı. Bu ödemenize gerek yok, nasıl olsa bir mali af çıkacak özendiriyor.”
“YENİ BİR EKONOMİ VE TEŞVİK POLİTİKASINA İHTİYACIMIZ VAR”
Türkiye’nin yeni bir ekonomi ve teşvik politikasına ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “10 yıllık dönemde 4 kez teşvik yasası değişti, beşincisi yolda. Eğer siz öncelikli hedef belirlediyseniz yeni yeni teşvik yasası çıkarmaya gerek yok. Yeni bir ekonomi ve teşvik politikasına ihtiyacımız var. 1989 ya da 1987 Türkiye ilk 20’de 15’nci ülkeydi. Şimdi 18’nci ülkeyiz, bir de övünüyoruz” diye konuştu.
“AKARYAKIT İSTASYONLARININ VERGİ DAİRESİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”
Akaryakıt istasyonlarının vergi dairesine dönüştürüldüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, “Vergi politikamız sağlıklı değil. Bütün akaryakıt istasyonlarını vergi dairesine dönüştürdük, meseleyi de bitirdik. Enerjide ciddi sorun var. Dünyada hiçbir ülke yoktur ki enerji alanın da % 61 ülkeye bağımlı hale gelsin. Biz enerjide Rusya’ya bağımlıyız. Kışın ortasında doğalgazımızı kesse hepimiz donacağız. Bakanımız acelece Rusya’ya gitti, güney akım projesine izin verdiler. Putin hayatının en güzel hediyesini aldı. Nabucco’yu öldürdük, Rusya’nın istediği avantajı kendi ellerimizle verdik. Çünkü iki haftalık doğalgazımız kalmıştı. Bir ülkeyi yöneten bir siyasi iktidar bir ülkenin çıkarlarını bu kadar ucuz harcayabilir mi?. Her ülke dış politikasını kendi çıkarlarına göre inşa ederken, biz başkalarının çıkarlarına göre inşa ediyoruz. Bunun tipik örneği Suriye. Neden Suriye ile çatışma durumuna geldik. Suriye’de demokrasi yok deniyor. Dön kendi ülkene bak. Suriye’de gelişen olaylar Türkiye Cumhuriyetinin saygınlığına zarar veriyor” dedi.
“İKİ KİŞİ TÜRKİYE’YE KAÇMIŞ, NASIL KAÇAR GÜMRÜK KAPISI BURASI”
Cilvegözü’nda ki saldırıyı anımsatan Kılıçdaroğlu, “En son bir patlama oldu Cilvegözü’nde. Araç Suriye’den geliyormuş. Güzel, 2 kişi Türkiye’ye kaçmış, nasıl kaçar gümrük kapısı burası. İki mi bir mi sayı belli değil. O zaman anlıyoruz ki bu sınır kapısı bizim anladığımız türden değil. Kontrol yok. Çünkü Türkiye’den Suriye’ye gidenler ortaya çıkacak. Eli silahlı olarak geçenler ortaya çıkacak. Suriye politikasında yalnız kaldık. Sayın başbakan şu ana kadar uluslar arası camia kendisinden bekleyen tepkiyi koydu diyemeyiz. Kıyıda köşede kalan iki üç ülke tepki koydu. Kıyıda köşede kalan ülkeler Katar, Suudi Arabistan. Türkiye kendisi itiraf ediyor, Suriye politikasında nasıl yalnız kaldığını. Umudumuzu asla yitirmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE BİLİME VE TEKNOLOJİYE AĞIRLIK VERMELİ”
Yapılması gerekenleri tek tak sıralayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi bilgi toplumuna taşıma yönünde kararlılıkla mücadele edeceğiz. Türkiye’nin başka çıkış yolu yoktur. Her yıl en az 10 bin üniversite mezununu yurt dışına doktoraya göndereceğiz, hedefimiz var. Türkiye bilime ve teknolojiye ağırlık vermeli. Bazı üniversitelerin fizik bölümü kapandı. Eğer kapanıyorsa şapkayı önümüze koyup düşünmek zorundayız. sanata ve sanatçıya büyük ağırlık vermeli Türkiye. Tiyatroları kapatmaya kalktık. Baleyi neredeyse yasaklayacağız. Yazarlara, ozanlara sansür uygulamaya başladık” dedi.
“DEMOKRASİYİ GETİREN BİR PARTİNİN DARBEDEN MEDET UMMASI MÜMKÜN MÜDÜR?”
‘İlk Anayasa mahkemesini güçler ayrılığını dillendiren CHP’dir’ ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, “Pek çok alanda yeniliklere CHP imza attı. Ama maalesef CHP statükocu, darbeci olarak adlandırılır, hiç hak etmediği şekilde suçlanan partidir CHP. Darbelerden en çok çeken CHP’dir. Kapatılan parti CHP’dir. Siz darbecisiniz denmiştir. Darbeyle yakından uzaktan alakamız yoktur. Demokrasiyi getiren bir partinin darbeden medet umması mümkün müdür? 21’nci yüzyılda kahramanlara yer yok. Yeter ki siyasetçiler devlet adamlığı kimliğine bürünsün. Devlet adamlığı sorunu görüp çözmektir. Bir siyasal iktidar kendisi sorun hale geldiyse onun ülkeye hiçbir katkısı yoktur” şeklinde konuştu.
“YÖK’SÜZ BİR ÜNİVERSİTEYİ ÖZGÜR BASINI HEPİMİZ İSTEMELİYİZ”
Kılıçdaroğlu, “YÖK’süz bir üniversiteyi özgür basını hepimiz istemeliyiz. Eğer sıcak para yatırıma dönüşüyorsa ülkemizde reel sektör yararlanıyorsa bu bizim için avantaj, özendirmek gerekiyor. Parayı ürkütmek iktidar olup bunun önlemini almak doğru değil. Batı kulübünden çekilmeyi doğru bulmuyoruz. Biz yönümüzü çağdaş uygarlığı çeviren bir partiyiz. Şangay işbirliği örgütü önemlidir. Bu örgütle ticari ilişikleri siyasi ilişkiler geliştirilmeli” dedi.
“AVRUPA’NIN ETİK DEĞERLERİ VERDİKLERİ SÖZÜ TUTMASI GEREKTİĞİNİ GÖSTERİYOR”
AB ile ilişkilerin iyi gitmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, AB’nin sözünü tutmadığına dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “AB ile ilişkileri son derece kötü. AB yetkililerin şöyle söyledim; Biz ulusal kurtuluş savaşımızı size karşı verdik. Hiçbir zorunluluğumuz olmadığı halde İsviçre’den medeni kanunu aldık. Dolayısıyla biz AB içinde yer almak istiyoruz. Siz bize çifte standart uyguluyorsanız Türkiye kolay hazmedilecek bir ülke değil, belki diğer ülkelere göre. Ama hiçbir zaman tam üyeliğe engel olmamalı. AB verdiği sözü tutmuyor. Avrupa sözler verdi. Avrupa’nın etik değerleri verdikleri sözü tutması gerektiğini gösteriyor. AB mecbur değiliz, AK Parti kendi üstüne düşen görevi yapmıyor. Biz kendi yasalarımızı Avrupa’nın standartlarına çıkarmalıyız. Almanya’da olağanüstü Türk sayımız var ama güçlü bir lobi yok. Almanca konuşamıyor kendi kabuğuna çekilmiş. Daha güçlü ve daha eğitimli olsa sözünü dinletecek” diye konuştu.
“İKİ TÜRKİYE VAR; BİR MUTLU, BİR MUTSUZ TÜRKİYE”
‘İki Türkiye var; bir mutlu, bir mutsuz Türkiye’ şeklinde ifade kullanan Kılıçdaroğlu, “Gidin Anadolu’da çiftçiye sorun. Mutlu olan kesime diyecek bir şey yok, mutsuz kesimde mutlu olmalı. Hastanelerin birleştirmesi önemliydi. Zaten bizim de programımızda vardı. Ebesinden, hemşiresinden çalışanlar var. Bütün bu alanları birlikte düşünmek gerek. Bedava sağlıklı hizmeti olmaz. Öyle derseniz halkı aldatırsınız. Bak şimdi bedel alınıyor, karşılama şansızın yok. Bir yerde para varsa sorunu daha rahat çözersiniz” dedi.
“EN TEMEL SORUN KAYIT DIŞI ÇALIŞMA, BU ALANDA. 5 MİLYON KİŞİ KAYIT DIŞI ÇALIŞIYOR”
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “En temel sorun kayıt dışı çalışma, bu alanda. 5 milyon kişi kayıt dışı çalışıyor. Acil servise gidiyor bunlar, acil serviste para alınmıyor diye. Kişi kendi bulunduğu kültürden koparmak mümkün değil. O kültür zenginlik olarak görmeliyiz. Karadeniz’in horonuyla, Urfa’nın hoyratı bizim. Dil konusunda ana dil yasağında yasağın kalkması iç ilk teklifi veren CHP’dir. Kültürel farklılıklar zenginlik olarak görmek gerek. Ana dilini öğrenilmesini devletin desteklemesi gerek. Ancak eğitim dilinin Kürtçe olmasını doğru bulmuyoruz. Yurttaşlık tanımı etnik kimlikten arındırılmış bir tanımımız var. Bizim görüşümüz ne kadar kabul görür onu bilmiyoruz. Bireysel temel hak ve özgürlüklerini genişletilmesi için teklif verdik. Biz anayasanın ilk dört maddenin değiştirilmesine karşıyız.”
01.03.2013 09:54:16