AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Çelik, Silivri'de yaşanan olayların ardından Başbakan Erdoğan'ın 'Gereğini yapacağız' açıklaması hatırlatılınca, bunun bir fezleke anlamına gelip gelmediğini değerlendirdi.
CHP'nin, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının ardından savcıların harekete geçtiği şeklindeki iddialarını değerlendiren Çelik, savcıların Başbakan Erdoğan'ın açıklamasından önce harekete geçtiklerini belirtti. Çelik şöyle konuştu:
"Sayın Başbakan grup konuşmasında herhalde 'savcılıklar adalet, mekanizması da buna seyirci kalmayacaktır' anlamına gelebilecek bir söz söyledi. Hemen arkasından CHP'liler dedi ki, 'bakın başbakan söyledi dolayısıyla soruşturma açıldı'. O gün AK Parti grubunda olanlar şunu çok iyi bilirler; ve belli ajanslara da abone olan arkadaşlar çok iyi bilirler. Ve benim telefonuma da Sayın Başbakan'ın bu açıklamayı yapmasından 5-10 dakika önce bir haber düştü. 'Silivri'deki olaylarla ilgili savcılık soruşturma başlattı' diye. Sayın Başbakan'ın sözü bundan sonra geldi. Şimdi Sayın Başbakan söyledi hemen savcı soruşturma açtı, bu kesinlikle doğru değildir, bu yalandır ve kuyruklu bir yalandır."
Kendisinin geçen hafta yaptığı basın toplantısında Silivri'de olaylar çıkmamasına dair CHP'ye uyarıda bulunduğunu hatırlatan Çelik, "Polis de bizim evladımızdır, oradaki jandarma bizim çocuğumuzdur, bu memleketin çocuğudur, Mehmetçik'tir, askerliğini yapmaya gitmiş insandır. Şimdi senin gidip ona hakaret etmeye, onun gırtlağına yapışmaya hakkın var mı? Üstelik milletvekili olacaksın" dedi.
Çelik Silivri'de yaşanan olaylarla ilgili olarak şunları kaydetti:
"Milletvekili suç işlediği zaman 'bu yanına kar kalır', bu düşüncenin değişmesi lazım. Ben açıkça şunu söylüyorum; 'efendim bizim dokunulmazlığa ihtiyacımız yok' diyorlar. Dokunulmazlığa ihtiyacınız yoksa o zaman bu feveranın sebebi ne? Hukuk devletinde kuralların işlemesi gerekiyor arkadaşlar, TBMM'ye geldikten sonra orada ne yapılır, ne edilir onunla ilgili olarak şuanda bir şey söylemek durumunda değilim. Ama eğer bir milletvekili gidip adliyeyi basmışsa, adliyeye baskın düzenlemişse bunun kesinlikle hesabının sorulması gerekiyor. Ben Hüseyin Çelik olarak bunun bunu yapanların yanına kalmaması gerektiğini düşünüyorum."
"KİMSENİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE PROBLEMİ YOK"
Hüseyin Çelik, kamu kurumlarının tabelasındaki T.C. ibaresinin kaldırıldığına dair iddialarla ilgili tepkileri de değerlendirdi. Çelik, burada bir art niyet aranmaması gerektiğini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti, T.C. ibaresi evet bir anlamda devletin ibaresi olarak kabul edilebilir ancak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı dedikten sonra şuradaki ilkokulun üzerine de 'Türkiye Cumhuriyeti filan ilkokulu' demediğiniz zaman o Türkiye Cumhuriyeti'nin okulu değil de, Panama Cumhuriyeti'nin okulu mu olur? Şimdi sonuçta kendi ülkenizde sağlık ocağı, Çankaya Sağlık Ocağı... Türkiye Cumhuriyeti Çankaya Sağlık Ocağı... Burada bir art niyet aramak, burada kötü niyet aramak bizatihi kötü niyetin kendisidir" diye konuştu.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun tabelalara T.C. ibaresini tekrar yazma kararı aldığını hatırlatan Hüseyin Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tekrar altını çiziyorum; bu Sağlık Bakanlığı'nın veya başka bakanlığın veya hükümetin Türkiye Cumhuriyeti ile problemi olduğu anlamına gelmez. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti ile problemi yok arkadaşlar. Eğer biz cumhuriyet olmasaydık, padişahlık olsaydık Recep Tayyip Erdoğan Başbakan, Sayın Abdullah Gül de Cumhurbaşkanı olmazdı. Halkın çocuklarının yönetimi var bu ülkede. Ve biz bunu cumhuriyete, yarım yamalak da olsa demokrasimize borçluyuz. Bu demokrasiyi tam demokrasi haline getirmeye çalışıyoruz."
Hüseyin Çelik ayrıca CHP'nin zaman zaman 'Cumhuriyet elden gidiyor' dediğini belirterek, "Aslında elden giden Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendisidir, onlar bunun farkında değil" şeklinde konuştu.
ÜNİVERSİTELERDEKİ OLAYLAR
Hüseyin Çelik, üniversitelerde yaşanan olaylarla ilgili de olarak "Olayların arkasında bazı örgütler mi var" sorusuna da cevap verdi. Çelik, süreci sabote etmek isteyenleri işaret ederek şöyle konuştu:
"Bu tip meselelerde kahin olmaya gerek yok. Bir yerlerde vana var, birisi barajın kapağını açtı. Bu tip toplumsal olaylar bu şekilde izah edilemez. Şöyle etrafınıza bakın, bu sürecin kim sabote edilmesini istiyor, bunun olmamasını kim istiyor? Şöyle baktığınız zaman 3 aşağı, 5 yukarı bu ortada. Diyarbakır'daki karakteri itibariyle biraz daha farklıdır, ama diğer üniversitelerdeki 12 Eylül'den önceki duruma tıpa tıp uyan bir durumdur. Dolayısıyla orada maalesef çok spontane gelişmiş bir olaydan ben şahsen söz edemiyorum."
"HÜKÜMETİ GÜÇ GÖSTERİSİNE DAVET ETMEK BAYAĞI NUMARALARDIR"
Çelik, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın fezlekelerle ilgili olarak "Gücü yetiyorsa hükümetimizin hepimizinkini kaldırsın" şeklindeki sözlerini değerlendirdi. Çelik, "Böyle hükümeti güç gösterisine davet etmek falan bunlar bayağı numaralardır. Hükümetin bu tür işlere karnı toktur. Biz kimseye falan güç gösterisi falan yapmıyoruz" dedi.
"Güç kanundadır, güç hukuktadır, hukuk ne istiyorsa o yapılır" diyen Hüseyin Çelik, "Siz tutup da insanları şiddete teşvik edeceksiniz, ' öl de ölelim, vur de vuralım', siz de onların ekmeğine yağ sürecek şeyler söyleyeceksiniz, bu sorumluluğunuzun farkında olmayacaksınız, çıktığınız her grup toplantısında; Başbakana, hükümete, bakanlar kuruluna, AK Parti'ye, iktidara, akil insanlara, herkese hakaret edeceksiniz, yüzde 13-14 oy alacaksınız ama Türkiye'nin yüzde 87'sine hakaret etme hakkını kendinizde bulacaksınız. Bu nasıl bir zihniyettir arkadaşlar?" şeklinde konuştu.
Hüseyin Çelik, Oktay Vural'ın söylediklerini değerlendirmeye değer bile bulmadığını ifade etti.
"TSK, SİYASİ İRADE 'DUR' DEDİĞİ ZAMAN DURUR, 'GİT' DEDİĞİ ZAMAN GİDER"
Hüseyin Çelik, askere operasyon yapılmaması konusunda yazılı bir emir verilip verilmediğine dair tartışmaları da değerlendirdi. TSK'nın siyasi iradeye bağlı olduğunu vurgulayan Çelik şunları söyledi:
"Bunu yazıp çizen gazetelerin bundan kastettiğini ben bilmiyorum, onu onlara sormak lazım. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülkenin silahlı kuvvetleridir. Ve siyasi otoriteye bağlıdır. Siyasi irade 'dur' dediği zaman durur, 'git' dediği zaman gider. Ne yapılması gerekiyorsa, ne yapılmaması gerekiyorsa bu kanunlarda bellidir. Ha bununla ilgili irade beyanı, bununla ilgili olarak insiyatif alma meselesi de hükümetlerin vazifesidir. Sayın Başbakan'ın söylediği de budur ve bu çok açıktır. Dolayısıyla bunun detayına gerek yok.
'Asker bir emir bekliyor'; bunu yazanlar, bunu çizenler, bu yorumu yapanlar onun ne anlama geldiğini kendileri açıklama zorundadırlar. Bizim bildiğimiz böyle bir şey yok. Ama tekrar söylüyorum; bugün iktidarda bulunan siyasi parti AK Parti'dir. AK Parti'nin içinden bir hükümet çıkmıştır, bu güçlü bir hükümettir. Devletin diğer organları ile birlikte bir fitnenin üstesinden gelmeye çalışıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri de bunun içerisinde önemli bir unsurdur. 76 milyonla, devletin kurumlarıyla uyum içerisinde biz bu ayak bağımızdan, bu ayaklarımıza bağlanan prangalardan kurtulmak istiyoruz, işin özü budur. Herkes burada kime ne vazife düşüyorsa o vazifeyi yapacaktır. Hukuk devleti böyle çalışır."
"GDO'LU PİRİNÇ DEĞİL, GDO BULAŞMIŞ PİRİNÇ VAR"
Hüseyin Çelik, GDO'lu pirinç tartışmalarına da açıklık getirdi. Tarım Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın yaptığı açıklamaların doğru olduğunu söyledi. GDO'lu pirinç değil, GDO bulaşmış pirinç bulunduğunu ve bunların kontrol altında tutulduğunu ifade eden Çelik, vatandaşın endişeye kapılmaması gerektiğini dile getirdi. Çelik konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi:
"Şuanda raflarda vatandaşın sofrasında, vatandaşın kilerinde GDO'lu pirinç yoktur, satışa sunulmuş pirinç yoktur. Amerika'da bazı firmalar tarafından bir gemiyle pirinç, yani çeltik ithalatı yapılmıştır. Ve bu esnada soyayla beraber bu gemiye yüklenmiştir. GDO'lu soyadan bu çeltiğe bulaşma söz konusudur. Çünkü niye bunu söylüyoruz; Tarım Bakanlığı'nın laboratuvarlarının tespiti de budur. GDO'lu çeltik değil, GDO bulaşmış çeltikten söz edebilirsiniz. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde bugüne kadar tespit edilmiş GDO'lu çeltik üretimi yapılmamaktadır. Şimdi eğer GDO'lu çeltik üretilmiyorsa dünyanın hiçbir yerinde bizatihi GDO'lu bir pirinçten söz edemezsiniz. Ama GDO bulaştığı tespit edilen bir miktar pirinç vardır, bu da başından tespit edilmiştir. Bu şuanda devletin kontrolü altındadır, depolanmıştır ve bu mahkeme süreci zaten, daha doğrusu yargılama süreci başlayacaktır. Ve bunlar da imha edilecektir. Onun için vatandaşın, 'acaba benim yediğim pirinç GDO'lu mu gibi bir endişeye kapılmaması gerekiyor.
Gümrük Bakanlığı'nın söylediği şey; laboratuvara götürdüğünüz zaman bu söz konusu olan çeltikte GDO çıkıyor. Tarım Bakanlığı'nın söylediği şey; başından beri bu GDO'lu çeltik tespit edilmiştir ve el konulmuştur. Meselenin özü budur."
"GİZLİ TANIĞI ADALET BAKANI BİLE BİLMEZ"
Hüseyin Çelik, CHP'li Tanju Özcan'ın "Yaşar Büyükanıt Ergenekon'un gizli tanığı" şeklindeki iddialarına da cevap verdi. "Bu zat-ı muhterem bunu nasıl öğrenmiş? Ben bilmiyorum" diyen Çelik, "Adalet Bakanı'na sordum o da bilmiyor. Zaten bilmemesi gerekiyor, eğer bilirse Adalet Bakanı dahil gizli tanıkları bilirse o mahkemenin gizliliğinden ve o tanığın olmasında söz edemezsiniz arkadaşlar. Şimdi CHP'li milletvekilleri akıllarına bir şey esince bunu ortaya atıyorlar" diye konuştu.
Bir iddiada bulunan iddiasını ispat etmekle mükellef olduğunu belirten Çelik, "Eskiden birisi bir şey ortaya atacağı zaman diyordu ki, 'Genelkurmaydan, üst düzey bir yetkiliden alınan bilgiye göre'... Şimdi de o üst düzey yetkili muhterem bir zat mı oldu? Kodlar değişti, isimler değişti. O muhterem zatı biliyorsa kendisi açıklasın ben öyle bir şey bilmiyorum" dedi.
Çelik, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın, Başbakan Erdoğan'ın MHP'ye operasyon için MİT'e talimat verip vermediğine sorusuna da cevap verdi. "İddiaya cevap verirsem bu iddianın sahibini ve sözlerini çok ciddiye almış olurum" diyen Çelik, "B spekülasyondur, bu mide bulandırmaktır, bu ortalığı karıştırmaktır, bunun bir anlamı yoktur" diye konuştu.
Çelik, Bahçeli hakkındaki fezleke içinse, "Siz özellikle kışkırtıcılık yapıyorsanız, siz özellikle gençliği tahrik ediyorsanız, herhalde savcıların durup sizi seyretmesi gerekmiyor" yorumunda bulundu.
11.04.2013 18:44:44