Bakan Yılmaz, 1 Ocak 2002-8 Mart 2012 tarihleri arasında meydana gelen terör olaylarında 94 polis, 724 asker, 96 geçici köy korucusu olmak üzere 914 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 449 vatandaşın hayatını kaybettiğini açıkladı.
"TÜRKİYE, BÖLGEDE KALICI BARIŞ VE İSTİKRARIN KURULMASI İÇİN ELİNDEN GELEN KATKIYI YAPMAKTADIR"
Bakan Yılmaz, çeşitli sorunlarla örülü Ortadoğu coğrafyasının, başlıca ilgi alanlarından biri olduğunu belirterek, Ortadoğu haklarıyla kültürel ve beşeri bağların, bölgedeki gelişmelerin Türkiye'ye doğrudan dolayı etkilerinin, kendilerini bölge sorunlarına odaklanmaya mecbur bıraktığını ifade etti. Bölgedeki ihtilaflara doğrudan taraf olmayan Türkiye'nin, bölgede kalıcı barış ve istikrarın kurulması için elinden gelen her türlü katkıyı yaptığını dile getiren Yılmaz, "Suriye yönetiminin, halkın meşru taleplerini yerine getirmek yerine, halkı baskı ve şiddetle sindirme yolunu seçti. Bir yönetim, halkına karşı her türlü şiddet yöntemini kullanan bir mücadeleye girmesi kabul edilemez. Suriye'de akan kanın bir an önce durmasını, Suriye halkının haklı talep ve beklentileri doğrultusunda siyasi geçiş sürecinin başarıyla tamamlanmasını temenni ediyoruz. Suriye'nin geleceğini, Suriye halkı belirleyecek" diye konuştu.
"İSRAİL, GAZZE'YE UYGULADIĞI İNSANLIK DIŞI ABLUKAYA SON VERMEDEN, YALNIZLIKTAN KURTULAMAZ"
İsrail'in işlediği suçları kabul ederek özür dilemeden, tazminat ödemeden ilişkilerde olumlu bir sonuç beklenmemesi gerektiğini kaydeden Bakan Yılmaz, "İsrail, Gazze'ye uyguladığı insanlık dışı ablukaya son vermeden, uluslararası platformda içine düştüğü yalnızlıktan kurtulması mümkün değil" dedi.
Bakan Yılmaz, İsrail'in izlediği politikalar nedeniyle içine düştüğü yalnızlığın ortada olduğunu, bunu sadece Türkiye'nin değil, BM üyesi, sağduyu sahibi herkesin dile getirdiğini ifade etti.
Bakan Yılmaz, Türkiye'nin, bugüne kadar 'Büyük Ortadoğu Projesi' olarak adlandırılan herhangi bir projede hiçbir rol üstlenmediğini, bu adı taşıyan bir projede bulunmadığını bildirdi. Büyük Ortadoğu Projesi ile kast edilenin geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika girişimin olduğunun varsayıldığını anlatan Yılmaz, bu girişimin, bölgede barış, istikrar, sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik refahı amaçlayan bir dönüşüm projesi olarak ortaya çıktığını, bu projenin, 8-10 Haziran 2004'te ABD'de düzenlenen G-8 Zirvesi sırasında başlatıldığını kaydetti. Türkiye'nin bu girişim kapsamında eşbaşkanlık ya da herhangi bir rolünün bulunmadığını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Ülkemiz bölgenin en önemli demokratik ve önde gelen ülkesi olma vasfıyla, yapılan davet üzerine bu girişime demokratik ortak sıfatıyla katkıda bulunmuştur. Bu katkı tamamen kendi özgür ve serbest irademizle, herhangi bir yükümlülük altına girmeksizin gerçekleştirildi. Ülkemiz, bölgedeki ülkelerin kalkınma ve demokratikleşme ihtiyaçlarına destek olabilecek, uluslararası bir çaba olarak değerlendirmiş ve desteklemiştir. Türkiye'de belirli çevrelerin, uzun zamandır herhangi bir fonksiyonu kalmamış ve gündemden düşmüş olan bu girişimi, ısrarla ve sürekli olarak gündemde tutmaya, açıklanan içeriğinden farklı anlamlar yükleyerek, hükümetimizi veya ülkemizi gizli bir gündemin, komplonun parçası olarak takdim etmeye çalışması, gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, bölge ülkelerinin toprak bütünlüklerine, sınırlarının değişmezliği ve egemenlik ilkesine aykırı hareket etmesi, bu yönde olabilecek herhangi bir planın parçası olması düşünülemez. Böyle bir durum geçmişte olmadığı gibi, bugün de söz konusu değildir. İzlediğimiz dış politika, bu yönde olabilecek her türlü girişimin önüne bir set oluşturacak nitelikte olduğu gibi bölgesel barış, istikrar ve güvenliğin en büyük teminatıdır."
"TÜRK HALKININ BAŞINDAN BERİ KARARLILIKLA DURDUĞU NOKTA SURİYE HALKININ YANINDA YER ALMASI OLDU"
Bakan Yılmaz, köklü tarihi, kültürel ve insani bağların bulunduğu, ikili ilişkilerin geliştirilmesi için son 10 yılda büyük emek harcanan Suriye ile ilişkileri karşı karşıya getirecek bir çatışma ortamı yaratılmasının, hiçbir şekilde dış politika hedefleri olamayacağını vurgulayarak, "Suriye'yi kana bulayan, ülkeyi şiddet sarmalına sürükleyen Suriye yönetimi karşısında, Türk halkının başından beri kararlılıkla durduğu nokta, Suriye halkının yanında yer alması oldu" dedi.
Türkiye'nin, Suriyeli muhalif guruplara silah sağlanmasına yönelik bir faaliyete girişmesinin söz konusu olmadığını belirten Yılmaz, "Türkiye, Suriye halkının meşru taleplerini barışçı yollardan dile getirmesinin yararına inanmakta, muhalefet ile temaslarında barışçıl yollarının reddedilmemesi gerektiğini kuvvetle vurgulamaktadır. İç karışıklıkların yaşandığı, çatışma ortamının olduğu ülkelerde kaçakçılık faaliyetlerinin artığı vakadır. Suriye'de kaçak olarak ele geçirildiği ileri sürülen silahların önemli bir kısmının menşeinin Suriye rejimine destek veren ülkeleri kapsadığı bir gerçektir" şeklinde konuştu.
KADİR TOPBAŞ HAKKINDA İHALE YOLSUZLUĞU İDDİASI
Bakan Yılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş hakkındaki bir ihale yolsuzluğu iddiasıyla ilgili, Danıştay 1. Dairesi'nin, İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma izni verilmemesi kararını kaldırdığını anlattı. Bakan Yılmaz, açılan davaların safahatına ilişkin bilgi bulunmadığını belirtti. Yılmaz, İSMEK ihalelerine ilişkin denetimlerde de mevzuata aykırı durum tespit edilmediğini bildirdi.
"BOŞANMA ORANI AB ÜLKELERİNE GÖRE OLDUKÇA DÜŞÜK"
Kamu kurum ve kuruluşlarında 25 bin 266 geçici personel istihdam edildiğini belirten Yılmaz, geçici personele aile yardımı verilmesine ilişkin hüküm bulunmadığını, bu konuda herhangi bir çalışma da olmadığını kaydetti. Türkiye'de boşanma oranının AB ülkelerine göre oldukça düşük olduğunu vurgulayan Bakan Yılmaz, "AB ülkelerinde evlenme oranı azalırken, Türkiye'de artış göstermektedir. Boşanma istatistiklerinin tek değişkenle açıklanması mümkün değildir. Boşanma verilerinde ciddi artış olmasa dahi ilgili bakanlık tarafından aile kurumunu güçlü kılacak faaliyetlere devam edilmektedir" ifadelerini kullandı.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çeşitli kanun, KHK ve Bakanlar Kurulu kararlarıyla sözleşmeli personel istihdam edilebildiğini belirten Bakan Yılmaz, belediye ve il özel idarelerinde yaklaşık 17 bin, KİT'lerde 76 bin 785 sözleşmeli personel istihdam edildiğini söyledi. Bakan Yılmaz, kamuda, 187 bin 280'i Devlet Memurları Kanunu'nun 4-b hükmüne tabi olmak üzere toplam 197 bin 350 sözleşmeli personelin 21 Aralık 2012 tarihi itibariyle memur kadrolarına atandığını kaydetti.
Sözleşmeli personelin memur kadrosuna kanunla geçirilebileceğine işaret eden Yılmaz, Devlet Personel Başkanlığı'nda bununla ilgili çalışma bulunmadığını belirtti.
Bakan Yılmaz, son 10 yılda hastalık, ailevi geçimsizlik, geçim zorluğu, ticari başarısızlık, olumsuz ilişkiler ve öğrenimde başarılı olamama gibi nedenlerden kaynaklanan ruhi bunalımlar sonucunda 26 bin 745 kişinin intihar ettiğini açıkladı. Yılmaz, intihar olaylarının önlenmesi konusunda sosyal içerikli projeler üretilerek yaşama geçirilmesi gerektiğinin değerlendirildiğini kaydetti.
Eğitim öğretimin niteliğini artırmak amacıyla FATİH Projesi kapsamında, tüm temel ve ortaöğretim kurumlarında her dersliğin akıllı tahta, internet altyapısı ve çeşitli dokümanlarla donatılacağını anlatan Yılmaz, ilk etapta 3 bin 657 ortaöğretim kurumunun ihalesinin tamamlandığını ve sözleşme imzalandığını belirtti.
13.03.2013 09:59:43